Sürrealist Üslup Nedir? Güç, İktidar ve Toplumsal Düzen Üzerine Siyasal Bir Perspektif Güç, iktidar ve toplumsal düzen üzerine düşünürken, bir siyaset bilimci olarak her zaman bir sorum olur: Toplumların kabul ettiği gerçeklik, gerçekten gerçeğin ta kendisi mi, yoksa bir grup egemenin dayattığı bir yanılsama mı? Toplumlar, belirli yapılar ve ideolojiler aracılığıyla şekillenir. Ancak bazen bu yapılar, görünür dünyamızla örtüşmeyen, bilinçaltının derinliklerinden gelen etkilerle yeniden biçimlenir. İşte burada sürrealist üslup devreye girer. Sürrealist üslup, bilinçdışının ve görünmeyenin gücünü, toplumsal düzenin ve iktidarın altını oyan bir biçimde ortaya koyar. Bu yazıda, sürrealist üslubun iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık üzerine siyasal bir analizini…
8 YorumFırça ve İlham Yazılar
Kamulaştırma Kararı Kaç Yıl Geçerli? Bir Ailenin Hikâyesi Üzerinden Geleceğe Bakış Bugün sana bir hukuk maddesinden değil, bir hikâyeden söz etmek istiyorum. Belki bir yerlerde gerçekten yaşandı, belki de sadece bir kalemin ucunda hayat buldu. Ama emin ol, her cümlesinde biraz gerçek, biraz umut ve biraz da “adalet” var. Çünkü “kamulaştırma kararı kaç yıl geçerli?” sorusu, sadece bir süre meselesi değil… İnsan hayatının yönünü değiştiren, hayallerin ve emeklerin kaderini belirleyen bir mesele. Bir Arsanın Hikâyesi: Selim ve Elif Selim ve Elif, şehirden uzak bir köyde, dedelerinden kalan küçücük bir arsada kurmuşlardı hayallerini. Selim, stratejik düşünen, her şeyi planlı yaşayan bir…
4 YorumSanatın Kökü ve İktidarın Dili: Siyaset Bilimsel Bir Okuma Bir siyaset bilimci olarak, güç ilişkilerinin ve toplumsal düzenin görünmeyen katmanlarını incelerken sık sık sanat kavramına takılıyorum. Çünkü sanat, yalnızca bir estetik faaliyet değil; aynı zamanda bir iktidar dili, bir toplumsal meşrulaştırma aracı ve bir direniş biçimidir. Ama şu soruyu sormadan edemeyiz: “Sanat kelimesinin kökü nedir?” Bu sorunun cevabı sadece dilbilimsel değil, aynı zamanda politik bir meseledir. Çünkü bir kelimenin kökü, bir toplumun düşünme biçiminin, değer yargılarının ve güç anlayışının köklerini de yansıtır. Sanatın Etimolojik İzleri: “San’a”dan “Sanat”a Türkçedeki sanat kelimesi, Arapça kökenli “san‘at” (صنعة) sözcüğünden gelir. Bu sözcük, “iş yapmak,…
Yorum BırakBir hikâye anlatmak istiyorum sana… Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan iki komşu vardı: Murat ve Elif. Murat, planlı, çözüm odaklı ve stratejik bir adamdı. Elif ise duygusal zekâsı yüksek, empatik ve sezgileri güçlü bir kadındı. İkisi de yaşadıkları mahallenin güvenliği konusunda endişeliydi ama bu meseleyi ele alış biçimleri bambaşkaydı. Bir Endişenin Hikâyesi Bir akşam, kasabanın sessizliğini bozan bir haber yayıldı. Komşulardan birinin evi soyulmuştu. Elif’in yüreği sıkıştı. “Ya bizde de olursa?” diye düşündü. Murat ise hemen hesaplamalara başladı: “Hangi kamera sistemi, hangi açıdan daha fazla alanı kapsar?” O, çözüm bulmaya odaklanmıştı. Elif ise güvenin, huzurun ve sevdiklerini korumanın duygusal…
8 YorumKelimelerin Gölgesinde: “Keş Oldu” Ne Demek? Bir edebiyatçının dünyasında kelimeler yalnızca anlam taşımaz; ruh taşır, zamanın yankısını, toplumun nabzını, bireyin çelişkisini içinde saklar. “Keş oldu” ifadesi de tam olarak böyle bir kelimedir: hem çağın diliyle konuşur hem de alt katmanlarında insanın varoluş sancılarını taşır. Her ne kadar günümüzde argo bir deyiş gibi görünse de, bu kelimeyi edebiyatın penceresinden incelediğimizde karşımıza çok daha derin bir anlam dünyası çıkar. Kelimelerin Gücü: Dönüştürülen Bir Kimliğin Hikâyesi “Keş” kelimesi, modern Türkçede genellikle madde bağımlısı ya da toplumun dışına itilmiş bireyleri tanımlamak için kullanılır. Ancak bu kelimenin kökenine baktığımızda, insanın düşüşü kadar arayışını da anlatır.…
8 YorumHisteri Krizi Nasıl Olur? Antropolojik Bir Bakış Bir antropolog olarak dünyanın dört bir yanındaki toplumları gözlemlerken, en çok dikkat çeken olgulardan biri insanın duygusal taşkınlıklarını nasıl anlamlandırdığıdır. “Histeri krizi” dediğimiz şey, modern psikolojide bir rahatsızlık olarak ele alınsa da, antropolojik gözle bakıldığında bu olgu çok daha derin sembolik, toplumsal ve kültürel anlamlar taşır. Ritüellerin Gölgesinde: Histeri Krizinin Kökeni Histeri, tarih boyunca özellikle kadın bedeni ile ilişkilendirilmiş bir durumdur. Antik Yunan’da “hystera” yani rahim kökenli bir kelime olarak türemiştir; bu, histerinin toplumsal olarak nasıl “kadınsı” bir davranış biçimiyle özdeşleştirildiğinin ilk göstergesidir. Ancak farklı kültürlerde histeri krizine benzeyen durumlar yalnızca biyolojik değil,…
Yorum BırakDijital Kantar Fiyatları Ne Kadar? Teknoloji, Toplumsal Cinsiyet ve Adalet Perspektifinden Bir Bakış Teknolojinin hayatımıza hızla nüfuz ettiği bir çağda yaşıyoruz. Artık sadece endüstriyel tesislerde değil, küçük işletmelerde ve hatta evlerde bile dijital kantarlar günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ancak bu basit gibi görünen cihazların fiyatlarını konuşurken, konuyu yalnızca teknik ve ekonomik açıdan ele almak yeterli mi? Belki de meseleye biraz daha derin, insan odaklı ve toplumsal bir yerden bakmamız gerekiyor. Çünkü teknoloji, yalnızca metal ve devrelerden ibaret değil; toplumsal cinsiyet rollerini, adalet anlayışımızı ve çeşitliliğe olan yaklaşımımızı da yansıtıyor. Kantarın Ötesinde: Toplumsal Bir Yansıma “Dijital kantar fiyatları…
2 YorumGövde Nelerden Oluşur? Psikolojik Bir Perspektiften İnsan Bedeni ve Zihin Arasındaki Derin Bağ Bir psikolog olarak her zaman şu sorunun peşindeyim: “İnsanı insan yapan şey nedir?” Beyin mi, kalp mi, yoksa bedenin bütünlüğü mü? Gözlemlediğim şey şu: İnsan davranışları yalnızca zihinsel süreçlerden değil, aynı zamanda bedenin sessiz dilinden de doğar. Biz çoğu zaman gövdeyi biyolojik bir yapı olarak görürüz; oysa gövde, duyguların, düşüncelerin ve sosyal etkileşimlerin en somut sahnesidir. Bu yazıda “Gövde nelerden oluşur?” sorusunu bir anatomi dersi gibi değil, bir psikolojik inceleme gibi ele alacağım. Çünkü gövde, yalnızca kaslardan ve kemiklerden değil, kimliğimizin taşıyıcısı olan duygusal ve bilişsel anlamlardan…
Yorum Bırak3 Kapılı Dolap Kaç Cm? – Bir Evin Ölçüsünden Fazlası Bazı hikâyeler vardır, bir evin köşesinde başlayan ama aslında kalbin derinlerinde anlam bulan… İşte bu da öyle bir hikâye. Bugün size sadece bir dolabın ölçüsünü değil, bir hayatı sığdırmanın inceliklerini anlatacağım. Çünkü bazen bir eşya, bir evin düzenini değil, iki insanın dünyasını da şekillendirir. Bir Ev, İki Bakış Açısı Ayşe ve Murat evliliklerinin ilk yılında yeni evlerine taşınmış genç bir çiftti. Her şey yepyeni, umut dolu ve biraz da telaşlıydı. Evin salonu neredeyse hazırdı ama yatak odası hâlâ eksikti. En büyük mesele ise gardıroptu. Küçük bir dairede yaşadıkları için ne…
4 YorumBüyüdükçe Göz Şekli Değişir mi? Sosyolojik Bir Bakış Bir araştırmacı olarak insanları gözlemlerken fark ettiğim şeylerden biri, zamanla yüzlerin değil, bakışların değiştiğidir. Büyüdükçe göz şekli değişir mi? sorusu aslında yalnızca biyolojik bir merak değildir; aynı zamanda toplumsal bir metafordur. Gözün şekli belki fiziksel olarak az değişir, ama dünyaya nasıl baktığımız, kimliğimizi nasıl kurduğumuz ve başkalarını nasıl gördüğümüz, içinde yaşadığımız toplumun aynasında sürekli dönüşür. Bu yazı, gözün değişimini bir “sosyolojik büyüme” süreci olarak ele alır — çünkü her yaşla birlikte sadece beden değil, bakış da sosyalleşir. Toplumsal Normlar ve Gözün Değişen Anlamı Toplum, bireye yalnızca davranış biçimlerini değil, aynı zamanda görme…
Yorum Bırak