Gövde Nelerden Oluşur? Psikolojik Bir Perspektiften İnsan Bedeni ve Zihin Arasındaki Derin Bağ Bir psikolog olarak her zaman şu sorunun peşindeyim: “İnsanı insan yapan şey nedir?” Beyin mi, kalp mi, yoksa bedenin bütünlüğü mü? Gözlemlediğim şey şu: İnsan davranışları yalnızca zihinsel süreçlerden değil, aynı zamanda bedenin sessiz dilinden de doğar. Biz çoğu zaman gövdeyi biyolojik bir yapı olarak görürüz; oysa gövde, duyguların, düşüncelerin ve sosyal etkileşimlerin en somut sahnesidir. Bu yazıda “Gövde nelerden oluşur?” sorusunu bir anatomi dersi gibi değil, bir psikolojik inceleme gibi ele alacağım. Çünkü gövde, yalnızca kaslardan ve kemiklerden değil, kimliğimizin taşıyıcısı olan duygusal ve bilişsel anlamlardan…
Yorum BırakKategori: Makaleler
3 Kapılı Dolap Kaç Cm? – Bir Evin Ölçüsünden Fazlası Bazı hikâyeler vardır, bir evin köşesinde başlayan ama aslında kalbin derinlerinde anlam bulan… İşte bu da öyle bir hikâye. Bugün size sadece bir dolabın ölçüsünü değil, bir hayatı sığdırmanın inceliklerini anlatacağım. Çünkü bazen bir eşya, bir evin düzenini değil, iki insanın dünyasını da şekillendirir. Bir Ev, İki Bakış Açısı Ayşe ve Murat evliliklerinin ilk yılında yeni evlerine taşınmış genç bir çiftti. Her şey yepyeni, umut dolu ve biraz da telaşlıydı. Evin salonu neredeyse hazırdı ama yatak odası hâlâ eksikti. En büyük mesele ise gardıroptu. Küçük bir dairede yaşadıkları için ne…
4 YorumBüyüdükçe Göz Şekli Değişir mi? Sosyolojik Bir Bakış Bir araştırmacı olarak insanları gözlemlerken fark ettiğim şeylerden biri, zamanla yüzlerin değil, bakışların değiştiğidir. Büyüdükçe göz şekli değişir mi? sorusu aslında yalnızca biyolojik bir merak değildir; aynı zamanda toplumsal bir metafordur. Gözün şekli belki fiziksel olarak az değişir, ama dünyaya nasıl baktığımız, kimliğimizi nasıl kurduğumuz ve başkalarını nasıl gördüğümüz, içinde yaşadığımız toplumun aynasında sürekli dönüşür. Bu yazı, gözün değişimini bir “sosyolojik büyüme” süreci olarak ele alır — çünkü her yaşla birlikte sadece beden değil, bakış da sosyalleşir. Toplumsal Normlar ve Gözün Değişen Anlamı Toplum, bireye yalnızca davranış biçimlerini değil, aynı zamanda görme…
Yorum BırakBursa Göçmen Konutları Kaç Yılında Yapıldı? Bir Edebiyatçının Bellek ve Mekân Üzerine Düşüncesi Kelimelerin bir mekânı nasıl dönüştürebileceğini hiç düşündünüz mü? Bir edebiyatçı için tarih, yalnızca takvim yapraklarında değil; anlatılarda, duygularda ve tanıklıklarda yaşar. “Bursa Göçmen Konutları kaç yılında yapıldı?” sorusu, ilk bakışta sade bir bilgi arayışı gibi görünür. Oysa bu soru, göçün izlerini taşıyan bir kentin, belleğini yeniden inşa eden insanların ve ev kavramının derin anlamlarını da içinde taşır. Çünkü her yapı, bir hikâyenin mekânıdır — ve her göçmen, o hikâyenin yaşayan bir karakteridir. Bir Zamanlar: İnşaatın Ötesinde Bir Başlangıç Bursa Göçmen Konutları, 20. yüzyılın ikinci yarısında, Balkanlardan ve…
Yorum BırakCandida mantarını ilk kez duyanların çoğu bunu “küçük bir mantar enfeksiyonu” sanır. Oysa mesele çok daha geniştir: bedenimizin doğal florasında zaten bulunan bu maya, bazen dengeden çıkıp ciddi rahatsızlıklara yol açar. Kimileri için sadece birkaç gün süren bir vajinal kaşıntıdır; kimileri içinse bağışıklık sistemi zayıfken kana karışarak hayati risk oluşturabilir. İşte tam da bu yüzden “Candida mantarına hangi ilaç iyi gelir?” sorusu basit görünse de, yanıtı çok katmanlıdır. Gelin, bu sorunun peşine birlikte düşelim; verilerle, gerçek hikâyelerle ve çözüm yollarıyla… Candida mantarına hangi ilaç iyi gelir? (Kısa cevap: Türüne, yerine ve kişiye göre değişir) Candida, ağızdan vajinaya, bağırsaktan kana kadar…
Yorum Bırak1 Ünite Kan Hemoglobini Ne Kadar Yükseltir? Bir Hikâyenin İçinden Öğrenmek Bazı sorular yalnızca rakamlarla değil, yaşanmışlıklarla yanıt bulur. Bugün sana yalnızca tıbbi bir bilgi aktarmak değil, aynı zamanda bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü “1 ünite kan hemoglobini ne kadar yükseltir?” sorusunun ardında, laboratuvar sonuçlarından çok daha fazlası var: İnsanlık, fedakârlık, umut ve bir damla kanın değiştirdiği hayatlar… Bir Hastane Odasında Başlayan Yolculuk Yağmurlu bir sabah… Gri gökyüzünün altındaki şehirde, küçük bir hastane odasında Ayşe gözlerini tavana dikmiş yatıyordu. Günlerdir süren halsizlik, nefes darlığı ve baş dönmesi artık dayanılmaz hâle gelmişti. Doktorun sesi hâlâ kulaklarında çınlıyordu: “Hemoglobin değerlerin çok düşük.…
Yorum Bırakİsmin Gücü ve Kadının Sesi: Ad Koyma Üzerine Sosyolojik Bir Düşünce Bir araştırmacı için toplum, sayılarla değil, hikâyelerle anlaşılır. Her hikâyede isimlerin izleri vardır; kimliklerin, ailelerin, geçmişlerin yankısı. İsim, bir kimlik aracıdır ama aynı zamanda bir iktidar göstergesidir. Kadın çocuğa isim koyabilir mi? sorusu, yalnızca bir gelenek tartışması değil, toplumsal gücün ve temsilin nasıl dağıldığını anlamak için de önemli bir sosyolojik sorudur. Çünkü bir ismi kim verirse, o kişi yalnızca bir kelime değil, bir anlam dünyası yaratır. Toplumsal Normlar ve Adlandırma Hakkı İsim koyma pratiği, görünüşte sıradan ama derin anlamlar barındıran bir toplumsal eylemdir. Birçok kültürde çocuğa ad verme hakkı…
Yorum BırakGüzel Yemek Yapan Kişiye Ne Denir? Antropolojik Bir Bakış Yemek ve Kültür: Kültürel Çeşitliliğin Derinliklerine Yolculuk Bir antropolog olarak, farklı kültürleri keşfetmek ve onların yemek alışkanlıklarını, yemek pişirme ritüellerini anlamak her zaman beni büyülemiştir. Yemek, yalnızca bir bedensel ihtiyaç değil, aynı zamanda kültürel kimliğin, toplumsal yapıların ve ritüellerin derinlemesine bir yansımasıdır. Bu yazıda, güzel yemek yapan bir kişiye farklı kültürlerde ne denildiğini keşfetmeye çıkacağız. Yemek, insanlar arasındaki en eski bağlardan biridir ve her kültür, yemek hazırlığındaki ustalığını ve becerisini kendi benzersiz biçimlerinde kutlamaktadır. Yemek yapmak bir sanattır, ancak farklı topluluklar bunu farklı şekillerde tanımlar. Peki, bir kişinin yemek yapma yeteneği…
Yorum BırakGölet Yapay mı Doğal mı? Öğrenmenin Derinliklerine Pedagojik Bir Yolculuk Bir eğitimci için öğrenme, yalnızca bilgi edinme süreci değil, aynı zamanda dönüşümün ta kendisidir. Gölet sorusu — “yapay mı doğal mı?” — ilk bakışta bir coğrafya konusu gibi görünür. Oysa bu soru, öğrenmenin doğasını anlamak için de derin bir metafor sunar. Tıpkı bir göletin oluşumu gibi, insan zihni de bazen doğal süreçlerle, bazen de bilinçli müdahalelerle şekillenir. Bir öğrenciye bir kavramı öğretirken aslında sorulması gereken şudur: Bilgi mi bizi biçimlendirir, yoksa biz mi bilgiyi inşa ederiz? Doğal Öğrenme: Akışkan Zihnin Gücü Doğal bir gölet, yağmur sularının birikimiyle, toprağın eğimiyle, doğanın…
Yorum BırakHamuş ve Bişrev ne demek? Sessizliğin ve dinlemenin iki yüzü üzerine tartışmalı bir okuma Kelimelerin arka planını kurcalamayı seven biri olarak, “Hamuş” ve “Bişrev” (çoğu zaman “Bişnev” diye geçer) etrafında bir sohbet açmak istiyorum. Farklı açılardan bakmayı seviyorum; yorumlara “katılmıyorum ama düşündürdü” demeniz benim için harika bir geri bildirim. Bir uyarıyla başlayayım: Tartışmalarda sık duyulan “erkekler veri ve nesnellikten, kadınlar duygu ve toplumsal etkiden konuşur” ayrımı çekici bir kısayol gibi dursa da yanıltıcı ve indirgemeci. Bu yazıda cinsiyeti özcüleştirmeden iki yaklaşımı karşılaştıracağım: veri-merkezli ve duygu/toplumsal etki merkezli okumalar. Kısa özet: “Hamuş” Farsça kökenli; “sessiz, suskun” demek ve özellikle divan edebiyatında…
Yorum Bırak